Önce ayaklarımda sonra da ellerimde uyuşmalar ve karıncalanmalar başladı. Üç dört ay içinde ilerledi. Nöroloji doktoruna gittiğimde EMG yaptılar ve sadece duyu alan sinirlerin etkilendiğini söylediler. Bu sinirlerin tek başına etkilenmesi doktoru telaşlandırdı. Beni hastaneye yatırıp neredeyse tüm vücudumu filmler çekerek incelediler. Bir şey çıkmadı. "Seni takip edeceğiz" dediler. İki yıl sonra ortaya çıktı, kanser oldum! O zamanki yakınmalarım "haberci" imiş.
Hücre nasıl davranır? Nasıl kanser olur? Kanser olmaması için vücut nasıl çalışır?
Hücre bizim temel yapı taşımızdır. Bir evin tuğlası gibidir. Hücre tüm canlılarda ölümlüdür. Belli bir süre çoğalır ve sonra çoğalma yeteneğinin sonuna ulaşır, ölür. Hücrenin her çoğalması ikiye bölünme şeklinde olur. Bunu bir işyerine, bir şirkete benzetebiliriz. Yönetim bölümü hücrenin ortasında yer alan çekirdeğidir. Bu anne ve babadan gelen genetik mirası barındırır. Bölünme anında işyerinin ara yönetim kadrosu ile tüm çalışanları, tüm ekipman bu süreç içinde eşit olarak iki parçaya ayrılır. Yani aynı görgüyü ve eğitimi almış bir şirketten iki ayrı şirket ortaya çıkar. Bu iki yapı ilk baştaki tek hücre gibi her şeyi yapabilecek yetenektedir. Ortaya çıkan bu yeni şirketler de aynı süreci yaşar ve bölünerek çoğalırlar. Yaşam boyunca süren bu bölünme işlemi gün gelir biter. Bölünemez noktaya gelindiğinde de ölüm olur.
Kanser aslında "insan oğlunun gerçekleşmiş rüyasıdır". Ölümsüz olmak - sonsuza kadar yaşamak isteğinin vücuttaki halidir. Ancak görüldüğü gibi pek hayırlı değildir. Peki bu bölünme - çoğalma sistemi nasıl takip edilir, nasıl kontrol edilir? Bölünen normal hücreler şekilde bölündüklerinde dış yüzlerini bilinen kendilerini tanıtan bayraklar ile donatırlarken, anormal olduklarında bayraklarını değiştirirler. Vücudun bekçisi - polisi gibi kolluk kuvvetleri vardır ve kan yolu ile dolaşarak sürekli bu bayrakları denetlerler. Bu hücrelere immün sistem hücreleri adı verilir. İmmüm sistem hücreleri anormal bayrağı tespit eder ise önce hücreyi takibe alır ve sonra da yok eder. Böylece sorun çözümlenmiş olur. Ancak iki taraf ta yaptığı bu işten bir ömür boyu vazgeçmez. Kanser hücresi dediğimiz bu ölümsüz hücreler bir şekilde bu takipten sıyrılır ve sayı olarak artarsa immün hücrelerin kontrolünden çıkarlar. Bu vakitten sonra artık istedikleri yere yayılır, yayıldıkları yerdeki normal işleyişi bozar, kaynakları tüketir ve bitmeyen sorunları ortaya çıkarırlar. Kural ve kaide dinlemez, içinde yaşadığı yapıyı sınırsızca kullanırlar. Ta ki vücut tükenene kadar.
Kanser hastalığına nörolojik hastalık nasıl eşlik eder? Ne zaman ortaya çıkar?
Kanser hücresi yok edilirken, immün hücreler bu hücreyi ayrıntılı inceler ve yeni tanı araçları geliştirirler. Kanser hücresinin dış duvarının ve iç parçalarının yapısına ait bilgileri hem hafızaya alır ve hem de diğer immün hücrelere öğretirler. Amaç tabi ki bu hücrenin erkenden tanınması ve çoğalmasının engellenmesidir. Polis ve bekçi gibi davranan immün hücreler sadece kendileri dolaşmaz, yeni araçlar da geliştirir demiştik. Adına "antikor" denen ve sadece bir kilidi açma özelliği olan "anahtarlar" bunlardan biridir. Bu anahtarlar da kan yolu ile tüm vücudu dolaşır ve "açabileceğim kapı var mı?" diye kontrol eder. Açılan kilide ait hücreler de işaretlenir ve sonrasında yok edilirler. Ancak her zaman bu sistem mükemmel bir doğrulukta işlemez. Örneğin bu anahtarlar "yanlışlıkla normal kilitlere uyar" ise bu kez normal olan hücrelerin de işaretlenmesi ve ardından yıkılması gündeme gelir. Atasözü tabiri ile "kurunun yanında yaş da yanar". Kanser gibi düşünülen normal yapının yıkılması sonucunda kansere eşlik eden birtakım hastalıklar ortaya çıkar. İşin ilginç yanı bu durum daha kanser ortaya çıkmadan, hatta 5 yıl öncesinden başlar. Bu nedenle yavaş gelişen ve ilerleyen bazı durumlarda acaba altta bir kanser mi var diye tüm vücudu gözden geçirmek gerekir.
Nasıl tedavi edilir? Korunmak mümkün müdür?
Genellikle altta yatan kanserin tedavi edilmesi ile düzelir. Ancak düzelmiyor ise "kolluk kuvvetleri" yani immün sistem hücrelerinin faaliyetleri baskılanır. Bunun yanı sıra tüm vücudu gezen anahtarların vücuttan atılması - temizlenmesi işlemi yapılır. Ancak yine de çok ciddi bir başarı sağlanamayabilir. Paraneoplastik sendrom yani "kansere eşlik eden hastalık" anlamına gelen durum en çok akciğer kanseri sırasında gözlenir. Meme, yumurtalık, kan kanseri de benzer durumlara yol açabilir. Her zaman olduğu gibi "korunmak" en kolay, en ucuz ama nedense "en az yapılan" yöntemdir. Basitçe sigara - kanser yaptığı kanıtlanmıştır - bırakılmalıdır.