Otuz yaşındayım. 2 ay önce başladı! Midemden yukarı bir his geliyor, boğazıma kadar çıkıyor ve sonrasında bayılacak gibi oluyorum ama bayılmıyorum. Sonra sol kolum uyuşuyor ve kasılıyor. Yüzümde sıçramalar oluyor. Kendimdeyim ama konuşamıyorum! Neden sonra geçiyor! Ne oluyor bana? Bu normal bir şey değil, değil mi?
Kanser( tümör) nedir? Nasıl olur? Beyin tümörü hangi klinik bulgulara yol açar?
Hücreler doğar, işlerini yapar ve günü gelince de ölürler. İnsanın doğması, büyümesi ve yaşlanması sırasında bu olay sürekli olur. Ölmesi gereken bir hücre ölmeyip, çoğalmaya başlar ise kanser olmuş olur. Hastalık işte bu tek hücreden başlar. Bahçedeki tek bir ayrık otunun tüm bahçeyi sarmasına benzer! İstenen ürün yetişemez. İşgalcidir, anarşik ortam yaratır, normal yapıyı ve fonksiyonları bozar, her şeyi eline alır ve "sadece ben varım başka kimseyi istemiyorum" diyerek içinde yaşadığı yapıyı tüketene kadar kullanır.
Beyin tümörü çok çeşitli şikayetlere yol açabilir. Dar kemik kasa genişleyemez, büyüyen tümör etrafına baskı yaparak baş ağrısı oluşturur. Yeni çıkan baş ağrısı ya da farklılaşan baş ağrısı araştırılmalıdır. Ağrı yanı sıra bulantı - kusma ve çift görme gibi bulgular da olur. Göz hareketlerinde sınırlılık, kol ve bacakta uyuşma ve güçsüzlük, yürümede bozulma gibi yakınmalar, çökkün ve durgun ruh hali, sürekli uyuklama gibi durumlar da beyin tümörü bulgusu olabilir. Tüm bu kayıplar dışında istemsiz hareket yani epileptik nöbetler ile de ortaya çıkabilir.
Nöbet nedir ve nasıl olur? Hangi beyin kanserlerinde nöbet sık gözlenir?
Beynin durduk yerde, anormal olarak, istemsiz hareket ve davranış oluşturmasına epileptik nöbet denir. Kişinin kendi hissettiği midesinden yukarı yükselen bir his ve ardından bayılır gibi olma durumu, anormal koku - uyuşma - karıncalanma duyma gibi hisler, görmenin kaybolması; karşıdan bakıldığında ise el ve kolun kasılması, gözlerde kırpıştırmalar, dalma, yüzde çekilme ve sıçramalar, dudak yalama ya da ağızda şapırdatma oluşması, yüz- el-kol-bacakta birbiri ardına yayılan sıçramalar varlığı nöbetleri düşündürür. Kişi bu olaylar sırasında kendinde olabildiği gibi, kendinden geçmiş de olabilir. Nöbetler basitçe denge halinde bulunan beyin hücrelerinin bu dengeden uzaklaşması sonucunda olur. Pek çok kişide yapısal bir neden "bu günkü teknoloji ile bile" ortaya konamaz. Beynin kabuk kısmındaki nöron dediğimiz bu hücreler denge bozulmasına özellikle duyarlıdır. Bu bölgeyi etkileyen damar tıkanması, kanama, infeksiyon gibi olaylar sırasında ya da yapısal olarak üzerlerine baskı yapan kitleler varlığında nöronlar nöbet ortaya çıkarırlar.
Nöbet çıkaran kanserler yavaş büyüme özelliği gösterme yanı sıra kabuk bölgesinde yerleşme eğilimi de gösterirler. Yine bazı beyin bölgeleri diğer beyin bölgelerine göre daha kolay nöbet çıkarma özelliği gösterir. Örneğin hafıza ile ilişkili olan temporal lob denilen bölge ile insüler lob denilen bölge kolay nöbet çıkarma özelliği taşır. Yine gençler, yaşlıya göre daha kolay nöbet aktivitesi çıkarırlar.
Beyin kabuğu neden nöbet ortaya çıkarır? Bilgi nasıl aktarılır? Nöbet sırasında bu bilgi akışı nasıl olur?
Beyin kabuğu, yani en dış kısmı altı tabakadan oluşur. Altı katlı apartmana benzer. Her katta farklı yapıda, farklı iş yapan beyin hücreleri oturur. Her daire diğer daireler ile sıkı bir ilişkisi içindedir. Benzer şekilde yan apartman ve hatta sokaktaki tüm diğer apartmanların daireleri ile de bu ilişki kurulmuştur. Yani beynin önü ile arkası, üstü ile altı, iki beyin parçasının simetrik alanları da birbirleri ile bağlıdır. Milyarlarca hücrede trilyonlarca bağlantı vardır. Çok sayıdaki yol, çok miktardaki bilgi akışı demektir. Bu trafik beyinde kontrol altındadır. Nöbet geçirme bu kontrolün kaybı sonrasında ortaya çıkar. Tümör yapısı kontrolü bozar.
Beyin tümörü nasıl tanınır ve tedavi edilir? Nöbet nasıl durdurulur?
Yeni ortaya çıkan ve beynin etkilendiğini gösteren işaretler olduğunda, görüntüleme yöntemleri ile beyni incelemek mutlak gerekliliktir. Saptanan tümörü çıkarmak ise en doğru yoldur. Tümör nöbete yol açar ise ilaçla nöbeti durdurmak gerekir. İlaç tedavisine iyi yanıt, cerrahi tedavi sonrasında da iyi seyir anlamına gelir. Her zaman olduğu gibi sıkı bir hasta-hekim ilişkisi gerekir.